İlk bakışta hayal gücümüzü ateşleyen, yapıldığı dönemi bile aşan bir başyapıt örneği: Bu içeriğimizin konusu Vincent van Gogh’un Yıldızlı Gece (Starry Night) tablosu.
Yıldızlı Gece tablosu hakkındaki bu bilgileri okuyup ardında yatan hikâyeyi öğrendikten sonra eminiz ki esere olan bakış açınız değişecek. Peki Yıldızlı Gece tablosu hangi dönemde yapıldı, nerenin resmi? Gelin hepsini inceleyelim.
İlk olarak Yıldızlı Gece tablosunun hikâyesine odaklanalım: Hangi dönemde yapıldı?
Zorlu bir dönemden geçen Vincent van Gogh’u düşünelim. O zamanlar akıl sağlığı problemleriyle uğraşıyor ve Fransa’nın Saint-Rémy kentindeki bir akıl hastanesinde kalıyor. Gökyüzüne bakan penceresinden gördüğü manzara, onun duygusal dünyasını etkiliyor ve elbette ki bu etkilenişi sanatına yansıtıyor.
Vincent van Gogh, yaşadığı zorlukları sanat aracılığıyla ifade etmeyi başarıyor, özellikle de o dönemdeki duygusal durumunu Yıldızlı Gece tablosu üzerinden Haziran 1889’da yaptığı bu resimle bizlere aktarıyor.
Resimleri sadece fırça darbeleri değil, duygu ve düşüncelerden oluşan sanatçı: Vincent van Gogh
1853 yılında Hollanda’da dünyaya gelen Vincent van Gogh kendine özgü bakış açısı ve cesur fırça darbeleriyle post-empresyonist bir öncüdür. Eserlerinde dikkat çekici renklerin kullanımı, vurgulu fırça darbeleri ve şekillendirilmiş formları, modern sanatta ekspresyonizmi de etkilemiştir. Van Gogh’un tablolarına dikkatlice baktığımızda, sadece resimleri değil, duyguları ve düşünceleri de hissedebiliriz. Onun eserleri, izleyiciyi içine çeken ve duygusal bir etki bırakan bir güce sahip.
Yıldızlı Gece tablosunun hikâyesi, sanat dünyasında efsaneleşmiş bir sanatçının duygusal zenginliğini ve yaratıcılığını içinde barındırıyor. Hepimiz gibi onun da aktarmaya ihtiyaç duyduğu derin duyguları vardı.
Yıldızlı Gece’yi ve özünü idrak etmek için yaratılışını çevreleyen süreci anlamak önemli. Van Gogh bu başyapıtını, ruhsal bunalım dönemlerinde resmettiği için, zorlu bir döneminde iç dünyasının görsel bir günlüğü, duygularının bir yansıması olarak hizmet ediyor diyebiliriz.
Yıldızlı Gece Tablosu hakkında bilgiler:
- Van Gogh bu tabloyu tedavi gördüğü akıl hastanesinde yaptı.
- Yıldızlı Gece aslında nerenin resmi?
- Resimde yer alan dönen bulutların arkasında matematik hesapları var.
- Van Gogh’un Yıldızlı Gece tablosunun son hâlini bir başarısızlık olarak görmüştü.
- Sanatçının giderek karamsarlaşan duyguları tablosunda resmettiği selvi ağacında dışavurulur gibidir.
- Sanatçının yayınlanmış mektupları, onu gitgide efsaneleştirmiş, bir ‘çileli sanatçı’ figürüne dönüştürmüştür.
Vincent van Gogh bu tabloyu tedavi gördüğü akıl hastanesinde yaptı
İçsel sıkıntılar her zaman insanı köreltmiyor ve Vincent van Gogh bunun en güzel kanıtlarından biri. Yaratıcılığını kaybetmek bir yana, Yıldızlı Gece tablosu gibi eserleri, ruh hâlini ve duygularını ifade etmek için onun için bir çıkış noktası oluyor.
Van Gogh, akıl hastanesinde bulunduğu dönemde, doğuya bakan penceresindeki gün doğumundan hemen önceki bir andan esinlenerek bu başyapıtı yaratmıştır. Ancak onun için penceresinden gördükleri yalnızca tuvalin ilk katmanı gibiydi. O, gördüklerinin içerisine hayal gücünü de dahil ederek manzaraya bir köyü de ilave etmiştir.
Yıldızlı Gece aslında nerenin resmi? Akıl hastanesinin doğuya bakan penceresi…
Van Gogh, tabloya kendi hayal gücünü de katararak bize daha etkileyici bir gökyüzü ve köy manzarası sunuyor. Sanatçı akıl hastanesinin doğuya bakan penceresinden manzarayı 21 kez resmetmiştir. Bu seride günün ve gecenin farklı zamanları ve farklı hava koşulları resmedilmiş olsa da, tüm eserlerde uzaktaki tepelerin çizgisi yer almaktadır.
Van Gogh, kardeşi Theo’ya yazdığı mektupların birinde penceresinin demir parmaklıklı olduğunu anlatıyor. Ancak ilginçtir ki, Yıldızlı Gece’de bu parmaklıklara yer verilmiyor. Aylarca gözlem yaparak her bir imgenin doğal görünümlerini kavradığından emin olan van Gogh, hayal gücünde sembolik olanı somutlaştırmaya koyulur.
Resimde yer alan dönen bulutların arkasında matematik hesapları var
Fizikçi Jose Luis Aragon, Yıldızlı Gece gibi eserlerdeki ışık ve karanlığın çalkantılı oyununu, girdaplar ve hava akımları gibi doğal olaylardaki türbülansın matematiksel ifadesiyle karşılaştırdı. Çok yakın bir şekilde eşleştiklerini gördü. Bu türbülans hâlindeki görseller sanki sanatçının aşırı zihinsel çalkantıların yaşandığı dönemleri yansıtıyor.
Michael Benson, 2015 tarihli “Cosmographics” adlı kitabında Van Gogh’un “Yıldızlı Gece” adlı eserinde gökyüzündeki belirgin girdapların arkasındaki ilham kaynağının, Rosse Kontu astronom William Parsons’un 1845 yılında çizdiği Girdap Galaksisi olduğunu iddia etmektedir.
Van Gogh, Yıldızlı Gece tablosunun son halini bir başarısızlık olarak görmüştü
Hayal gücünden yola çıkarak yaratma konusunda kararsız olan van Gogh kardeşi Theo’ya yazdığı mektupta bitmiş Yıldızlı Gece’yi bir başarısızlık olarak gördüğünü belirmişti. Derin tutkularıyla baş etmenin bir yolu olarak onları resmedişi sanki onun ruhuna açılan bir pencereyi müjdelese de o Yıldızlı Gece eserinin son hâlini beğenmemişti bile.
Onu rahatsız eden her canlı renk tonunun oluşturduğu girdaplar aracılığıyla kendi duygularıyla yüzleşmek miydi, bilinmez. Ancak çarpıcı renkler; iç kargaşalarına, yaşamın derinliğine ve teselli arayışına eşlik ediyor gibi görünüyor. Yıldızlar için kullandığı kalın, dönüşlü fırça vuruşları onların enerjisini ve dinamizmini yansıtır gibidir. Bu dinamizmle tam bir kontrast oluştururcasına fırçanın kasıtlı vuruşları selvi ağaçlarının karanlık formları tuvale işlenmiş.
Sanatçının giderek karamsarlaşan duyguları tablosunda resmettiği selvi ağacıyla aktarılmış
Bir selvi ağacı detayı van Gogh’un fırçasından çıktığında çok daha derin duyguların bir mesajı olabilir. Van Gogh’un Yıldızlı Gece’yi resmetmesi, içsel bunalım dönemlerindeki duygularının bir günlüğü, bir yansıması demiştik. Mezarlıklarda bulunduğu için ölümü anımsatan selvi ağaçları kaldığı akıl hastanesinin manzarasında bulunmamasına rağmen bu ağacı tuvaline dahil eder. Bu detay sanki ruh hâlinin ölüme giderek yaklaştığını yansıttığı için dikkate değer.
İçindeki huzursuzlukla birleşerek derin bir karanlıktan yükselen selvi ağaçlarının esrarengiz dalları bilinmeyene uzanırlar. Ağaçları yeryüzüne sabitleyen kökleriyse girdaplı göklere karşı dimdik durmaktadır.
Sanatçının yayınlanmış mektupları, onu gitgide efsaneleştirmiş, bir ‘çileli sanatçı’ figürüne dönüştürmüştür
Mektuplarında kardeşine ve eşine, “Bunlar çalkantılı gökyüzünün altındaki uçsuz bucaksız buğday tarlaları ve ben hüznü, yalnızlığı ifade etmeye çalıştım. Onları en kısa zamanda Paris’te size getirmeyi umuyorum böylece yakında bunu siz de göreceksiniz. Çünkü bu tuvallerin size kelimelerle söyleyemediklerimi, kırsal alanla ilgili sağlıklı ve güçlendirici bulduğum şeyleri anlatacağına neredeyse eminim.’’ diye yazmıştır.
Onun iç dünyasının ruhsal çalkantılarla dolup taşışı sanatına tutku ve yaratıcılık olarak yansımış desek yanlış olmaz. Birçok önemli sanatçıda olduğu gibi onun da kaderinde ölümünden sonra değeri anlaşılmak varmış ki eserleri sonradan giderek popülerlik kazanmıştır. Eserleri 20. yüzyılın sonlarında dünya genelinde rekor fiyatlarla satılmış ve büyük sergilerde yer almıştır. 29 Temmuz 1890’da Auvers-sur-Oise’de yaşamını yitirmiştir.
Peki Yıldızlı Gece’nin bu kadar popüler olmasının arkasında tam olarak ne yatıyor?
Belki de cevap, hepimizde uyandırdığı farklı ancak benzer duygular oluşunda yatıyor. Yıldızlı Gece, sadece görsel bir şölen değil, Van Gogh’un kaygıları, umutları ve dünyaya dair eşsiz bakış açısıyla dolu bir evrendir. Yıldızlı Gece tablosunun hikâyesi biz seyirciler için de sanatın zamanı aşma gücünün bir kanıtı adeta. Dönen göksel desenleri ve canlı tonlarıyla bu ikonik tablo sanat dünyasında silinmez bir iz bırakmıştır. Bu bir duygu senfonisi, insan ruhunun karanlığın ortasında bile güzelliği ve anlamı bulma yeteneğinin bir kanıtı.
Bu içeriğimizde Vincent van Gogh’un önemli eserlerinden Yıldızlı Gece (Starry Night) tablosu hakkındaki bilgilere ve tablonunu hikâyesine odaklandık. Peki siz bu resimde neler görüyorsunuz? Fikirlerinizi yorumlarda belirtmeyi unutmayın.
İlginizi çekebilecek daha fazla tablo içeriği için: